12 Nisan 2013 Cuma

Tehlikeli maddelerin yönetiminde ‘tek’ noktadan ‘uzman ‘çözümler:

Tehlikeli Maddelerin Yönetimi’ne yönelik, 25 ülkede temsilciliği bulunan bir uzmanlar ağı olan DGM (Dangerous Goods Management) uzman çözümlerini Nisan 2011 tarihinden bu yana Türkiye’ye de taşıyor.



DGM Türkiye


Paketleme, eğitim ve danışmanlık faaliyetleri ile sektörün tehlikeli madde lojistiğine yönelik oluşan hizmet ihtiyacını karşıladıklarını söyleyen DGM Türkiye Eğitim ve Operasyon Direktörü Göksu Aktuğ Kaya, bu alanda son zamanlarda büyük değişiklikler gözlemlense de kaydedilen mesafenin uluslararası uyum açısından yeterli olmadığı görüşünde.



“Tehlikeli Maddelerin Yönetiminde Çözüm Ortağınız” sloganıyla Nisan 2011’de temelleri atılan DGM Türkiye’yi daha yakından tanıyabilir miyiz?


DGM Türkiye 2011 yılı Nisan ayından bu yana sektörde; eğitim, danışmanlık ve paketleme operasyon hizmetleri ile Tehlikeli Maddeler Çözüm Ortağı olarak faaliyet gösteriyor. Hizmetlerimiz, tüm kargo acentelerine, üretici ve ihracatçı firmalara ve genel olarak kimyasal madde lojistiğinde yer alan ve sorumlulukları tanımlanmış tüm firmalara yönelik... Lojistik süreçlerde karşılaşılan sorunlara kısa sürede çözümler üretebiliyoruz. Tüm modlar için oluşturduğumuz ve sürekli güncel tuttuğumuz kaynaklarımız ile oluşan kütüphanemiz ve tecrübemiz doğru ve etkin çözümlere ulaşmamızı sağlıyor.
IATA (Uluslararası Hava Taşıyıcıları Birliği) Stratejik Ortağı olmamız, bize havacılık eğitimleri konusunda büyük bir avantaj sunuyor. Tüm dünyada geçerli sertifikalarımız, IATA ile eğitim işbirliklerimiz ve oluşturduğumuz sinerji, bizleri daha büyük projelere dahil olmamız yönünde cesaretlendiriyor. DGM, Tehlikeli Maddeler Eğitimleri konusunda dünya genelinde en büyük okul olma özelliğini taşıyor. DGM Türkiye de, IATA ve SHGM tarafından onaylanmış bir eğitim kuruluşu.


Paketleme servisiyle özel taleplere hızlı çözümler


Tehlikeli maddelerin paketlenmesi ve yeniden ambalajlanması konusunda operasyonel hizmetler de veriyorsunuz. Bu hizmetiniz hakkında detaylı bilgi verir misiniz?
Dünyanın herhangi bir noktasına çok acil bir numune gönderimi ya da hammadde nedeniyle durmuş bir fabrika hattına acil bir kimyasal ürün tedariki… Paketleme operasyonu hizmetimiz, bu gibi özel taleplere hızlı ve güvenilir çözümler üretiyor. Havayolu başta olmak üzere, karayolu ve denizyolu için de sunduğumuz bu hizmetimizde gönderici firmaların taşınacak olan ürünü tanımlayabilmesi, SDS olarak adlandırılan Güvenlik Bilgi Formlarını oluşturması, paketleme operasyonu öncesi müşterilerimizin tamamlaması gereken bir süreçtir. SDS’i hazır olmayan gönderici firmalara, bu ve ilgili diğer konularda danışmanlık hizmeti de sunmaktayız.


Paket ve ambalajların tedariki konusunda da müşterilerinize alternatifler sunuyor musunuz?


Tehlikeli madde lojistiğinde ihtiyaç olan ambalaj, etiket ve yardımcı ambalaj malzemelerinin tedarikini sağlamaktayız. Maalesef yeterli talep olmaması nedeniyle bazı ürünlerin tedariki hala ithalat yoluyla yapılıyor. Yeterli talebe ulaştığımız ürünlerin Türkiye’de üretilmesi için, yerli üretici firmalar ile sıkı işbirliği içerisindeyiz. Yakın zamana kadar ithal ettiğimiz ambalaj malzemelerinin Türkiye’de üretilmesi ve hatta bir adım ileri giderek ihracatına başlamamız bizleri gururlandırıyor.
Paketleme hizmetimiz ile tanıştığımız müşterilerimize, kendi içlerinde bu operasyonları yapabilmeleri için danışmanlık da yapıyoruz. Böylelikle müşterilerimizin sıklıkla karşılaştığı hasar ile ilgili şikayetler de asgari seviyelere iniyor.

Dünyanın alanındaki en büyük okulu!


Aynı zamanda geniş bir eğitim yelpazeniz de bulunuyor? Bu programlara kimler katılabilir, şartları nelerdir? Hangi kurumlarla işbirliği yapıyorsunuz?
Havayolu için IATA ve SHGM tarafından onaylı olarak verdiğimiz Tehlikeli Maddeler Temel ve Tazeleme kurslarımız ile sektöre hizmet vermekteyiz. Özellikle operasyon ve danışmanlık bölümlerimiz ile geliştirdiğimiz eğitim faaliyetimiz, teorinin yanı sıra pratik uygulamalar da içeriyor. Karayolu ve denizyolu için ise firmaların ihtiyaç duyduğu tehlikeli maddeler kaynak kitap yönetimi, depolama, acil durum uygulamaları gibi pek çok faydalı konuda seminerlerimiz bulunuyor.
Üniversiteler ile ilişkilerimizi geliştirmek amacıyla, öncelikle lojistik ve ilgili bölümlere devam eden ya da yeni mezun olmuş öğrencilere çok uygun şartlarda eğitim paketleri sunmaktayız.


Yakın vadede hizmet portföyünüze ekleyeceğiniz yenilikler var mı?


2012 yılı ilk çeyreğinde, DGSA (Tehlikeli Maddeler Güvenlik Danışmanlığı) hizmetimiz başladı. Bu hizmetimiz; tehlikeli madde elleçleme, yükleme, boşaltma ve depolama yapan tüm üretici firmalar, kargo acenteleri, nakliyeciler, depo ve antrepolar, akaryakıt istasyonları, havayolları ve yer hizmetleri şirketlerine sunuluyor. ADR/IMDG/ IATA/ RID’e göre, tehlikeli maddelerin lojistik süreçlerinde, ulusal ve uluslararası karmaşık mevzuat yapılarına uyulması gerekiyor. Bu mevzuatın devamlı olarak güncel tutulması ve tehlikeli madde taşımacılığı yapan firmalara doğru olarak aktarılması büyük önem taşıyor. DGSA hizmetimizi, 2013 yılı ilk çeyreği tamamlanmadan sektöre yaygın olarak sunmayı hedefliyoruz.



ADR sürecinde hızlı ama yetersiz yol alıyoruz!



Türkiye’de tehlikeli madde taşımacılığının bugün ulaştığı noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? ADR’ye yakın zamanda taraf olan Türkiye’de lojistik şirketleri ve diğer aktörler geçiş sürecinde en fazla hangi sorunlarla karşılaşıyor?
ADR konusunda Türkiye’nin, pek çok kişinin öngöremeyeceği hızda yol aldığını düşünüyorum. Fakat bu durumun, gelişmelerin yeterli olduğu yönünde algılanmaması gerekiyor. Diğer bir ifadeyle, uzun süre boyunca hiç bir gelişmenin görülmediği Tehlikeli Maddeler Taşımacılığı konusunda son zamanlarda çok büyük değişiklikler gözlemlendi. Ancak bu uluslararası uyum için yeterli değildir.
Bunun yanı sıra, ihracatımızın devamı için motive olduğumuz ADR’ye uyum, Türkiye içindeki lojistik süreçlerde birçok firma tarafından önemsenmiyor. Yurtiçi ya da uluslararası trafik ayrımı olmaksızın kurallara uyulması ADR uyum sürecimizi büyük oranda arttıracaktır. Öte yandan tehlikeli madde ambalajlarının Türkiye’de test edilebiliyor ve sertifikalandırılıyor olması yaşanan sorunların çözümü için büyük katkı sağlayacaktır.

GEFCO'yla çevreci araca çevreci taşıma



Çevreci ticari araç “Piaggio Porter Electric Power”lar çevreye dost taşıma yöntemleri sunan GEFCO ile Türkiye’de.







Avrupa’nın hafif ticari araç sınıfının önde gelen markalarından biri olan İtalyan Piaggio Ticari Araçlar Türkiye’de satışa sunuldu.

Türkiye Genel Distribütörü Aytok Şirketler Grubu tarafından ithalatına başlanan ve PORTER & PORTER MAXX gibi iki farklı kasa ve elektrikli motor seçeneği bulunan araçların, İtalya’dan Türkiye’ye nakliyesi GEFCO Türkiye tarafından yapıldı.

Sınıfının en ekonomik ve çevreci araçlarından olan Piaggio Ticari Araçların, İtalya – Türkiye nakliyesi, aracın çevreci özelliklerine uygun olarak, gemi ile gerçekleştirildi.

Nakliye işlemini yürüten GEFCO Logistics, çevre sorunlarını dikkate almak, çevre sorumluluğunun artmasına katkı sağlamak ve çevreyle dost teknolojilerin yayılmasını ve kalkınmasını desteklemek amacıyla “CO2 Emisyonunu Azaltmaya Yönelik Gönüllülük Tüzüğünü” benimsiyor ve faaliyet gösterdiği ülkelerdeki genel duruma göre Yeşil Lojistiğe yönelik özel çözümler üretiyor.



360 DERECE ENTEGRE HİZMET



Türkiye’ye ulaşan araçların, gümrük işlemleri de GEFCO’nun Gümrük Müşavirliği tarafından düzenleniyor. Eylül 2012’de kurulan GEFCO Gümrük Müşavirliği Ltd. Şti. ile hizmet zincirindeki son halkayı da tamamlayan GEFCO Türkiye; müşterilerine 360 derece entegre hizmet sağlıyor.

Müşterilerinin beklentilerini ve tüm süreçleri kendi bünyesinde gerçekleştiren GEFCO, sınıflarının ilk tam elektrikli hafif ticari aracı olmaları ile dikkat çeken Piaggio Ticari Araçların depolama işlemlerini de üstlendi.

Taşımacılık rüzgarla büyüyecek

Rüzgar enerji santrallerine yönelik yatırımlar, enerjide proje taşımacılığının büyümesini sağlıyor.



Artan enerji yatırımları, özellikle de rüzgar enerji santrallerine yönelik yatırımlar, enerjide proje taşımacılığının her geçen daha da büyümesini sağlıyor. Türkiye’de rüzgar enerjisinde mevcut kurulu gücün 2 bin MW, lisans verilen gücün ise 8 bin MW civarında olduğuna değinen Hareket Proje Taşımacılığı ve Yük Mühendisliği Genel Müdürü Engin Kuzucu, bu rakamın 2015′te 15 bin MW’a; 2020′de ise 20 bin MW’a yükselmesi beklendiğinin altını çiziyor. Kuzucu, özellikle rüzgar enerjisi santrallerine yapılacak yatırımların taşımacılık sektöründe en az 500 milyon Euro büyüme yaratacağının altını çiziyor.



Enerji lojistiği alanında Türkiye’deki Pazar payının büyük bir kısmına sahip olan ve 2012 yılında taşımacılık sektörünün Oscar’ı sayılan ESTA 2012 Mükemmeliyet Ödülü’nü alan Hareket’in bugüne kadar Türkiye’de taşıma ve montajını gerçekleştirdiği rüzgar enerjisi yatırımları 947 MW’a ulaşıyor. Yüzde 45 pazar payına sahip Hareket, rüzgar enerjisi projelerinin büyük çoğunluğunu Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde gerçekleştiriyor. Son 3 yıl içinde ekipman ve çalışan kadrosuna 25 milyon euroluk yatırım yapan Hareket, mevcut projelerinin de tamamlanmasıyla bu rakamı 1000 MW’ ın üzerine a çıkartacak.



Hareket Proje Taşımacılığı Genel Müdürü Engin Kuzucu, yaşanan küresel ekonomik daralmaya rağmen Türkiye’de ve civar ülkelerde proje taşımacılığı sektöründe iş hacminin arttığını söylüyor. Bu artışı enerji yatırımlarının ekonomik daralmaya rağmen devam etmesine bağlayan Kuzucu, Türkiye’deki enerji lojistiği pazarının yıllık büyüklüğünün yaklaşık 150 milyon Euro olduğunun altını çiziyor. Türkiye dışında, Azerbeycan, Türkmenistan, Gürcistan, Irak, Suudi Arabistan, Rusya ve Ukrayna’nın da yoğun olarak çalıştıkları pazarlar olduğunu belirten Kuzucu, 2013’te hızlanacak yatırımlarla birlikte kendilerinin de daha fazla projeye imza atacaklarını söylüyor.



Rüzgarın geleceğin enerjisi olacağını söyleyen Engin Kuzucu, Türkiye’de bu alanda yatırımların geç başladığını ama her geçen gün artarak devam ettiğinin önemini vurguluyor. Rüzgarda kurulu kapasitenin 2020 yılında 20 bin MW’a ulaşacağını tahmin ettiğini söyleyen Kuzucu, mevcut tamamlanmış kapasitenin 2 bin MW civarında olduğunu, bunun da önümüzdeki 8 yıl içinde yaklaşık 18 bin MW daha kurulması gerektiği demek olduğunun altını çiziyor. 18 bin MW’lık rüzgar santrali yatırımının, yaklaşık 9 bin adet rüzgar kulesinin taşınması ve montajını gerektirdiğini söyleyen Kuzucu, bunun sektöre ciddi bir ivme kazandıracağını dile getiriyor. Bu hedefe ulaşmak için her yıl yaklaşık 1.100 kulenin taşınmasının ve montajının yapılmasının gerektiğini belirten Kuzucu, tüm bunların göz önüne alındığında sektörde önümüzdeki 8 yıllık dönemde yaklaşık 500 milyon euroluk bir büyümenin gerçekleşeceğini vurguluyor.

En Büyük Çevre Hareketi'ne lojistik destek

Dünyanın En Büyük Çevre Hareketi olarak kabul edilen “Dünya Saati”kampanyasına ikinci kez destek verecek olan UTİKAD,Türk taşımacılık ve lojistik sektörünü kendi domino etkisini yaratmaya davet ediyor.


UTİKAD Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği, , iklim değişikliği ile mücadele ve çevre sorunlarına dikkat çekmek amacıyla WWF-Türkiye öncülüğünde gerçekleştirilecek “Dünya Saati” (Earth Hour) kampanyasına destek verdi.



Dünyanın dört bir köşesinden milyonlarca insanın gezegenimizin karşı karşıya olduğu sorunlara dikkat çekmek amacıyla destek verdiği bu kampanyaya UTİKAD, üyelerinin de katılımıyla doğayla uyumlu bir yaşam için kendi domino etkisini yaratarak katkıda bulundu.



2012 yılında WWF-Türkiye Tarafından Yürütülen Green Office (Yeşil Ofis) Programı’na üye olan ve Green Office (Yeşil Ofis) diplomasını almaya hak kazanan UTİKAD, “Dünya Saati” kampanyasına geçtiğimiz yıl da tüm üye firmaları ve çalışanları ile birlikte katılarak, çevre bilincinin daha geniş kitlelere ulaştırılmasına destek vermişti.



Geçtiğimiz yıl tüm dünyada 157 ülkeden 7.000′den fazla kentin ve 1 milyardan fazla insanın katılımıyla yeni bir rekor kıran kampanyaya, bu yılda tam destek verecek olan UTİKAD, taşımacılık ve lojistik sektöründeki binlerce işletme ile yaklaşık 1 milyon çalışana ulaşarak, çevre konusunda bilinçlenme ve duyarlılığı artırmayı hedefliyor.



UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Erkeskin,“Taşımacılık ve lojistik sektörü olarak dünyanın karşı karşıya kaldığı sorunlara karşı duyarlılığımızı göstermek ve her geçen gün artan çevre bilincine katkıda bulunmak amacıyla 2 yıldır WWF-Türkiye’nin “Dünya Saati” kampanyasına destek veriyoruz. Sektörümüzün daha yaşanılır bir dünya için kendi domino etkisini yaratabilmesi için tüm üyelerimizi ve sektör şirketlerimizi bu kampanyaya katılmaya davet ediyoruz.” dedi.



WWF’in 2007 yılında Avustralya’da başlattığı Dünya Saati her yıl artan katılımla bugün dünyanın en büyük çevre hareketi olma özelliğini taşıyor. 2012 yılında 150’den fazla ülkede yaklaşık iki milyar insanın katıldığı Dünya Saati’nin Asya’dan Avrupa’ya geçişinin sembolü Boğaz Köprüleri oldu. Bununla birlikte Galata Kulesi, Ayasofya Müzesi, Dolmabahçe Sarayı ve Saat Kulesi gibi tarihi yapılar Dünya Saati’nin sembolleri arasında yerlerini aldı.



Dünya Saati’nde katılımcılar başta iklim değişikliği olmak üzere gezegenimizin karşı karşıya olduğu çevre sorunları için daha iyi tercihler yaparak kendi domino etkilerini yaratıyor.

Türk Pirelli'den çevre yönetimi

Sürdürebilirlik ve yeşil performans alanında yaptığı çalışmalar ile adından söz ettiren Pirelli, çevre yönetimi kapsamında İzmit fabrikasına son dört yıl içerisinde yaklaşık 6 milyon € yatırım yaptı.



Sürdürebilirlik stratejisi dâhilinde sosyal sorumluluk projelerine verdiği önemle bilinen Pirelli, fabrikasına yaptığı yatırımlarla çevreye olan sorumluluklarını yerine getiriyor. Bu doğrultuda Pirelli, İzmit fabrikasında arıtma tesisi yapımı, mevcut arıtma tesislerinin gelişen arıtma teknolojilerine paralel olarak modernize edilmesi, tesis sahasına düşen yağmur sularının toplanarak arıtıldıktan sonra deşarj edilmesi, emisyonların uygun yöntemlerle toplanıp kontrollü olarak deşarj edilmesi, deşarj noktalarında gerekli ölçümler yapılarak uygun tedbirlerin alınması, emisyon noktalarında koku nötralizasyon sisteminin kurulması ve bunlarla birlikte iç ortam havalandırma şartlarının iyileştirilmesi, atıkların kaynağında ayrıştırılması ve yeni geçici atık depolama alanı yapımı konularında son 4 yılda 6 milyon € yatırım gerçekleştirdi.



Bu çalışmalara ek olarak, çevre dostu Cinturato serisinin üretimini de İzmit Fabrikasında gerçekleştiren Pirelli'nin R&D departmanı, ürünlerinin çevre dostu özellikler taşıması için; kullanmış oldukları kimyasalların çevre ile dost alternatiflerinin bulunarak mevcut kimyasalların bu alternatiflerle değiştirilmesi, üretim süreçlerinin sadeleştirilerek daha az enerji kullanarak aynı ürünün üretilmesinin sağlanması, üretilen ürünün dönme direncinin düşürülerek araçların yakıt tüketimlerinin azaltılması konularında da çalışmalar sürdürüyor.

Karbon ayak izinin azaltılması için emisyonlar ile ilgili yapmış oldukları çalışmalar ve R&D departmanı tarafından yapılan iyileştirmelerle birlikte karbondioksit salınımları sektör hedefi olan 0,89 ton CO2/ton FP değerinin altında kalmaktadır. Ayrıca enerji tüketimi açısındanda Pirelli İzmit fabrikası Pirelli Grubu içerisindeki en iyi fabrika konumundadır.




Pirelli, bu çalışmalarının yanı sıra sürdürülebilirlik anlayışı çerçevesinde atık yönetimi alanında geri dönüşümü öncelikli hedefi olarak görmekte; üretim faaliyetleri sonucu oluşan tüm atıkların öncelikli olarak geri dönüşümünün sağlanması ve atıkların ekonomiye geri kazandırılması için çalışmalarını sürdürmektedir. Bunun sonucunda da fabrikadan çıkan atıkların yüzde 85'inin geri kazanılarak doğal kaynak kullanımın azaltılması sağlanmakta ve çevreye duyarlı bir yaklaşım sergilenmektedir. Sürdürülebilirlik hedefi ile paralel olarak Pirelli İzmit fabrikası grup içerisinde en düşük su tüketim seviyesine sahip olmasına rağmen 2013 yılı içerisinde atıksuların geri kazanımı ile ilgili bir proje de başlatılacak olup 400 m3/gün atıksuyun geri kazanılması ve su kullanımının daha da azaltılması planlanmaktadır.

11 Nisan 2013 Perşembe

İyi Bir Taşıma ve Nakliyat Hizmeti İçin Gerekli Olan İpuçları



Ev taşırken dikkat edilmesi gereken ve iyi bir taşımacılık hizmeti için ihtiyacınız olan ipuçları şu şekildedir.



1. Kırılabilecek eşyalarınızın nakliyat şirketi tarafından doğru ve iyi bir şekilde ambalajlanmış olmasına dikkat edin.

2. Eşyalarınızı taşıyacak olan nakliye firmasında çalışan elemanların, eşyalarınızı dikkatli bir şekilde taşımasını sağlayabilmek için taşınma işlemi esnasında başında durmaya özen gösterin.

3. Taşıma ve nakliyat firmaları, taşıma sürecinde sağlamış oldukları servislerden dolayı ek ücret talebinde bulunabilirler. Bu ücretlerin ne olduklarını sorgulayarak, kontrolünü mutlaka yapın.

4. Hangi eşyanızın hangi odaya yerleştirileceğini, taşıma esnasında taşımayı gerçekleştiren personeli yönlendirerek gerçekleştirin. Böylece hem sonradan taşıma işlemini tekrarlamak zorunda kalmaz hem de eşyanızın taşınırken zarar görmesini engellemiş olursunuz.

Taşıma maliyetlerini düşürebilmek için de bir takım ipuçları mevcuttur. Örneğin;

1. Paketleme işlemini nakliye firması yerine kendiniz yaparak maliyeti düşürebilirsiniz.

2. Şehirlerarası taşımacılık hizmeti kapsamında eşyalarınızın beklemesinden dolayı eğer sakınca oluşmuyor ise, evden eve nakliyat fiyatında tasarruf edebilirsiniz.

3. Eşyalarını mümkün olduğu kadar eleyerek, nakliyat maliyetini düşürebilirsiniz.




lojistik nakliye

Dünyada ki en büyük Toplu Taşımacılık Etkinliği








10 bin katılımcının beklendiği ve İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenecek olan Kent içi Ulaşım Fuarı ve 60. UITP Dünya Kongresi’ne yaklaşık 30 ülkenin üst düzey konuşmacılarından oluşan 150 kişinin katılması bekleniyor.

Endüstri sektörünün öncü firmalarının çoğunun fuar’ı ziyaret etmesi beklenilirken, fuarda ele alınacak gündem konuları arasında ise; Finansman, Sektör Regülasyonu, Bakım ve İşletme, IT & Ücret Yönetimi, Büyük Yatırım projelerinin yönetimi, Performans Yönetimi yer alıyor.

Toplu taşımacılık fuarı kapsamında düzenlenecek olan Kent içi Ulaşım Fuarı ve 60. UITP Dünya Kongresi’nin sektör adına oldukça faydalı olması bekleniyor.