Lojistiğin gelişmesi, ülkelerin lojistik olanak ve yeteneklerine bağlıdır. Ülke ve bölge bazında yapılan lojistik değerlendirmeler önemlidir, çünkü dünyanın bazı bölgeleri, başarılarında önemli paya sahip mükemmel lojistik olanaklara sahip iken diğer bölgeler, bu özelliklerden yoksundur. Lojistikte bölge değerlendirmesi, coğrafik, fiziksel ve kurusal alt yapıya göre yapılır. Bu tür değerlendirmeler lojistiğin gelişmesi için gerekli olan yatırım ve düzenlemelere ışık tutar.
Türkiye coğrafyasının lojistik bakış açısıyla önemli üstünlükleri vardır. Ülkemiz jeo-stratejik açıdan Asya ve Avrupa ile Karadeniz ve Akdeniz arasında köprü konumunda olup üç kıtanın kesişim noktasındadır. Bu bakış açısıyla Türkiye; Avrupa, Balkanlar, Karadeniz, Kafkaslar, Hazar, Orta Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri için bir dağıtım ve toplama(aktarma) merkezi olabilecek özelliği ile uluslararası lojistik açısından çok uygun bir konumdadır. Ancak fiziksel ve kurumsal altyapı eksikliklerimiz vardır.
Ülkemizde lojistik sektörü hakkında akademik bazlı araştırma ve çalışmalar hızlanmış olmakla birlikte, sektörü kucaklayan ve rakamlarla anlatan kapsamlı bir çalışma henüz yapılmış değildir. Bu konuda başvurulan ilgili kişi ve kaynaklar istatistik verilerin bulunmamasından yakınmaktadırlar.Akademik anlamda yapılan araştırmaların yanı sıra sektörde mesleki örgütler, dernek ve kuruluşlar da sektöre ilişkin veri üretme çabası içindedir. Sektörde alt branşların çokluğu ve karmaşık yapısı nedeniyle ulaştırma, depolama, gümrükleme gibi alt faaliyet alanlarından eldeedilen ciro ve karlılık rakamlarının elde edilmesi ve birlikte ele alınması oldukça zordur. Elde edilenyazılı ve yazılı olmayan bilgilere göre ve sektörtemsilcilerinin beyanlarına istinaden yaklaşık değerlerle sektöre ilişkin veriler şöyle yorumlanabilir.
Pazarın coğrafyası: Kıtalar arasındabulunan ve stratejik olarak önemli birkavşakta bulunan Türkiye pazarı aynızamandaişgücü ve arsa olanaklarıbakımındanda elverişli olanaklar sunmaktadır.
Pazar değeri:Yaklaşık olarak 2 ile 3milyar ABD Doları.
Yıllık Kar Artışı Oranı : 1999 için %31,2000 için %35 ve 2001 için %55 raporedilmiş. Sonraki üç yıl için ise yıllık %50büyüme öngörülmüştür. (Dergi L , 2004)
Pazar potansiyeli : Gayri safi milli hasılanın %10 ile %12’si.
Büyüme hızı: %10-15
Gelişme dönemi: Son on yıl
Hizmet maliyet oranı: Satış fiyatının %8-15 arasında değişmektedir.
Yoğun çalışılan sektörler: İhracat veithalattaki endüstri kollarıfarklılık göstermektedir. İhracattaağırlık tekstildedir. Son birkaç yıla kadar tekstil ve kuru gıda ağırlıklı mallar ihraç edilirken bunlara bazı makina aksamı parçaları, beyaz eşya ve ufak, ucuz teknolojikaparatlar eklenebilir. İthalatta endüstrikolları çok çeşitlilik göstermektedir. Ağırlık, sanayi hammaddeleri, tekstil boyaları ve mal bedelleri yüksek, pahalıtekstil makinaları, otomotiv, bilgisayargibi ürünlerdir. Geleneksel tarıma dayalıihraç ürünleri ve tekstil dışında, sonyıllarda artan ileri teknoloji ürünleri,seramik, mermer ve otomotiv ihracatılojistik sektörünün de canlanmasına yardımcı olmuştur
Müşteri ilişkileri: hizmet müşterileri ilelojistik hizmet sağlayıcıları arasında olması gereken güven ortamının yeterincesağlanamadığını görülmektedir. Müşteriler genellikle fiyata duyarlı davranmakta vebu nedenle kaliteli hizmet almak yerine firmayı fiyat nedeniyle değiştirmek eğilimibulunmaktadır.
Kontratlı satış prensibi: Piyasada bir yıl süreli sözleşmeler hakim olup uzun vadeli çalışma prensibi benimsenmemekte, işin prensibinin sinerjiye ve konsolidasyona dayanmasına rağmen, birçok üretici firma daha işin başında iken rakipleriyle çalışmama koşulunu öne sürmektedir.
Yatırımlar: Özellikle sabit yatırımlar, filo yenileme, eğitim ve bilgisayar teknolojileri konusunda yapılmaktadır.
Dış kaynak kullanımı: Sektörde dış kaynak kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Ülkemizin mevcut üretim ve mal hareketinin % 85’inin halen üretim ve satış şirketlerinin kendi bünyelerindeki birimler tarafından karşılanmakta olduğunu, sadece % 15’inde ise dış kaynak kullanımı yoluna gidildiğini ve bu yolla maliyetlerde %15-20 arasında
maliyet azalması elde edilebildiğini söylemek mümkündür. Firmaların küresel pazarlara açılması, lojistik gereksinimleri hızla arttırmıştır. Yeni girilen pazarlar ve bu pazarlardaki düzenlemeler hakkında bilgi birikimi ve uygun altyapı bulunmaması firmaların 3. parti lojistik şirketlerine yönelmesine neden olmuştur. Piyasalardaki dalgalanma ve talepteki değişiklikler, firmaları yüksek yatırımlardan kaçınmaya, sabit maliyetlerini en aza çekmeye zorlamaktadır. Firmalar tahmin edemedikleri gelecek için yatırım yapmaktansa, bir 3. partinin kaynaklarını kullanıp, kullandığı kadar ödeme yaparak maliyetlerini değişkene çevirmeyi hedeflemektedir.
Özellikle 3PL (Üçüncü Parti Lojistik Hizmet Sağlayıcısı) ve 4PL (Dördüncü Parti Lojistik Hizmet Sağlayıcısı) şirketlerin uluslararası operasyonlarının hızlanmasıyla büyümesi beklenen alanlardır. Özellikle ,kendi bünyesinde sabit kıymet taşımayan, işin bilgisini aktararak en uygun 3. parti lojistikçiyle, en uygun hizmeti almak isteyen müşteriyi bir araya getirme hizmeti sunan, bir anlamda sanal lojistik şirketleri (Ogan) büyüme göstergesi olarak kabul edilebilir.
Krizden olumsuz yönde etkilenen ve müşteri kaybeden firmaların yarattığı pazar boşluğundan yararlanmak.
Yeni sabit yatırımlar yapma: depo, hangar, antrepo yatırımları, raflama sistemi (fiks ve kaotik raflama),bilgi işlem departmanları ve sistem yazılımlarını etkinleştirme, araç filosu yenileme.
Ürün çeşitliliği sağlamak üzere hizmet farklılaştırması.
Kontratlı satış:Müşteri ile uzun süreli sözleşme yapmaya çalışmak.
Şu anda yapılmakta olan bu çalışmalara gelecekte yeni bir boyut kazandırmak amacıyla neler ilave edilebileceğini belirlemek üzere yapılan bir yüklerini üretici üzerinden alabilmeler hem üretim hem dağıtım sektörünü rahatlatacaktır.
Yakın bir tarihte yasal düzenlemeler ve rekabet nedeniyle sektörde bulunan küçük firmaların silineceği ya da kendi aralarında birleşecekleri öngörülmektedir. Büyük firmalar ise, zaman içinde gelişme iyileştirmelerle dünya standartlarını yakalamayı başaracaklardır.
Kargo şirketlerinin Türkiye’de yasalarla korunan posta tekelini kaldırma girişimleri sürecektir.
Daha önce sigortalanmayan bazı ürün gruplarının sigortalı olarak taşınması, büyük firmaların kendi antrepo ve limanlarını oluşturması, depo yönetiminde etkinlik sağlayacak ek hizmetlerin önemsenmesi gerekecektir.
Öte yandan, 2005’de kotaların kaldırılması Türk tekstil sektörünü doğrudan etkileyecek bir faktördür. Çin’in bu durumda lojistik alanında Türkiye’den yararlanacağı akla gelmektedir. Böylece Çin/Pakistan/Hindistan ticaretindeki artış, Türkiye’nin Pazar payında azalışa neden olacaktır. Bu nedenle Türk firmaları, uzunvadeli planlar kapsamında lojistik ihtiyaçlarını gözden geçirmelidirler. Bu dönemi aşmak üzere, ticaretlerini profesyonel lojistik şirketleri ile işbirliği yaparak organize etmeleri, birim maliyetlerini azaltacaktır. Ancak ne yazık ki halihazırdaki şirket profilleri, uzun dönemli planlar ile çalışmaya uygun gözükmemektedir.
25 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Taşıma Yönetmeliği’nin, yetki belgeleri, sözleşme sınırları bakımından sektörde yeni bir yapılanmaya yol açacağı düşünülmektedir. Yönetmeliğe uygun olarak küçük firmaların istenen yüksek teminatları ödeyememesi, şirketler arası birleşmeye neden olabilecek, büyük firmalar için de yeni TIR alımları çözümünü getirecek gibi görünmektedir.Ayrıca sigortalı taşıma yapma zorunluluğu taşıma maliyetlerini arttıracağından karayolunda yaşanan rekabet avantajının azalacağı düşünülmektedir. Bu durumun da yaşı küçük firmalar için birleşme sorunu, büyük ve filo sahibi firmalar için bir rekabet avantajı yaratması beklenmektedir.
Tedarikçinin tedarikçisinden başlayarak müşterinin müşterisine kadar uzanan tedarik zinciri yönetiminde etkin olabilmek gerekmektedir.patronturk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder